Elimde eski kalıp Tamiya kitlerinden bir kaç tane mevcuttu ve bunları eritmeye karar verdim. Bu amaçla 1/35 boyutundaki M48A3 Patton tankını tezgaha aldım. Eski kalıp Tamiya'lar biliyorsunuz fiyatı nedeniyle çok tercih ediliyor. Ama kalıpları eski ve detayları da az oluyor. Yine de yapması zevkli bu kitlerden bir tanesi elimdeydi ve hemen birleştirmeye başladım.
Tankın birleşimi sıkıntılı olmasa da bazı yerlerde eski kalıp olmasından ötürü hatalar vardı. Tepede yer alan tank komutanının kupolasında oturma sorunu oldu. Yine aslında hareketli de yapılabilecek bir kit olduğundan gövdede boşluklar vardı. Namlu da 2 parça olarak verildiğinden birleşimi sırasında sıkıntı yarattı. Bunlar dışında kolay birleşen bir kit elimizdeki.
Tankın birleştirme aşaması bittikten sonra gri renk ile astarladım. Artık tankları siyah gibi koyu renklerle değil de açık renklerle astarlamayı düşünüyorum. Eğer astar koyu olursa renk de başta koyu oluyor ve sonradan açmak imkansızlaşıyor.
Tank üzerine ana renk olarak rutin olive drab attım. Bu tankı deneme modeli yapacağımdan farklı şeyler de yapayım istedim. Rengi biraz daha açarak düz yüzeylerin üzerine püskürttüm. En son olarak da rengi biraz daha açıp en uç noktalara püskürttüm.
Tek renk tankların en büyük problemi olan monotonluğu bu şekilde kırdığımı düşünüyordum. Bu tankların arka tarafında yer alan ızgaraların üzerine siyah is rengi püskürtünce çok hoş gözüküyor. Ben de bu uygulamayı yaptım.
Yine tankın namlu ucuna siyah renkle is lekeleri yaptım. Bu aşamadan sonra aslında renkten memnun olmuştum ve detayların boyanmasına geçtim. Öncelikle yanda yer alan palet baklalarını boyadım. Makineli tüfeği antrasit renkte boyarken arkada yer alan tekerlek parçalarının da kauçuk kısımlarını antrasitle boyadım.
Tankın paletlerini katran siyahıyla, tekerlekleri ise antrasitle boyadım. Önde yer alan ışıkları beyaz ve siyaha boyadım. Üstte yer alan namluya birleşik ışık kaynağının şeffaf kısmını kristal siyahla boyadım ve tankın boyama işlemini bitirdim. Aslında nereden bilirdim bitmediğini.
Bu aşamada tankın resmini Mustafa'ya attım. O da bana hatalı boyadığımı yeşil rengi sarıyla açarak boya yapmam gerektiğini söyledi. Yine çıkıntı kısımlara çok çok açık renkle belirginleştirme yapmamı önerdi.
Boyama işleri bu aşamadan sonra çığırından çıktı. Mustafa'nın dediğini yaptım ve rengi sarıyla açarak tankı bir kez daha boyadım. Daha sonra rengi iyice açarak çıkıntı kısımları bir defa daha boyadım. Ana boya bu şekilde gerçekten de bitmiş oldu.
Tankın yeniden boyandığında üzerine yeşil renk gelen detaylarını düzeltmem lazımdı. Ben de orjinalde boyadığım renklerle tekrardan üzerlerinden geçtim. Sıra belirginleştirme kısmına geldi.
Bu aşamadan rengi çok fazla açarak çıkıntılı kısımlara sürmem gerekiyordu. Ben de rengi iyice açarak bu kısımlara fırçayla sürdüm. Ama sanırım bu açık renk kısmını yanlış anlamışım. Renk fosforlu gibi oldu. Bunu düzeltmem gerekiyordu.
Bu fosforlu rengi uyumsuz olması nedeniyle ana rengi sarı ve beyazla açarak tekrardan üzerinden boyadım. Ama nedense altta yer alan renk çok baskın oldu ve bir türlü bu rengi kıramadım.
Ben de bu sıkıntıyı halletmek için ana rengi direk belirginleştirdiğim kısımlara sürdüm. İlk başta yine de bu renk kırılmadı ama kurudukça bir kat daha sürdüm ve sonunda bu fosforlu renkten kurtuldım.
Boyama olayının hatalarını da giderdikten sonra tankı parlak vernikle vernikledim ve kurumasını bekledim. Dekallerden önce ve sonra parlak vernik atmak çok önemli. Bu şekilde dekalleri iki kat vernik arasına hapsedip parlama yapmalarını ve yapay durmalarını engelliyoruz.
Dekal setlerinden sarı renkte olanları tercih ettim. Yeşil renkle güzel kontrast verdiklerini düşündüğümden böyle karar verdim. Taretin yanlarında bulunan C23 kodunu yerine yerleştirmek zor oldu. Orada bulunan koruma ve palet parçaları engel oldular. Ben de kesmek ve sonra yapıştırmak zorunda kaldım.
Tankın aslında tarihi olarak gerçekçi olmasa da taret kısmının ön tarafına dekallerin içinde olan playboy işaretini yerleştirdim. Sonuç olarak referanslara uymasa da bu şekilde küçük değişikliklerin yapılabileceğini düşünüyorum.
Son olarak da tankın ön tarafına dudak ve gözleri ekledim. Tankın en belirgin özelliği de doğal olarak bu dekaller oldular. Dudakların alt ve üst kısmı uyuşmadı. Ben de arada kalan boşlukları kırmızı renkle boyadım.
Dekaller bittikten sonra tekrardan parlak vernik attım ve kuruması için bıraktım. O arada boyamayı unuttuğum çeki halatlarını da boyadım. Vernik kuruduktan sonra renkler tamamen yerlerine oturdular. Vernikleme kısmı gerçekten de tankın boyasını gösteren bir aşama. Bu nedenle vernikledikten sonra tanklar çok güzelleşiyorlar.
Dikkat etmediğim kısım vernikleme sonrasında şeffaf renklerde boyadığım yerlerin matlaşması oldu. Işık mekanizmasını kristal siyahla boyamıştım. Matlaşması nedeniyle vernikten sonra tekrardan boyamam gerekti.
Tankın üzerinde çok fazla sayıda periskop merceği vardı. Bu kısımların aslına uygun boyanması gerekiyordu. Önce ön tarafta yer alan 3 tane periskopa şeffaf camlar yaptım. Sonra da tarette yer alan tek periskop merceğine şeffaf cam yaptım ve yapıştırdım.
Taret ve gövdede yer alan mercekleri kristal yeşil renkle boyadım. Komutan kupolasında yer alan merceklerden bir kısmını kristal maviyle kalanını ise kristal yeşille boyadım. Bu kısımların aslına uygun boyanması tanka gerçekçilik kattığından ihmal edilmemesi gerekiyor.
Artık tank üzerinde boyama yapılacak yer kalmamıştı. Vernik de tamamen kuruyunca tankın yıkama işlemine geçtim. Tank çok fazla koyulaşsın istemediğimden yıkama işlemini de çok yoğun yapmamam gerekiyordu.
Yıkama için hazır siyah renkli solüsyonu kullandım. Humbrol'un bu yıkama sıvıları çok inceler ve fazla tortu bırakmıyorlar. Tankı aşırı kirletmek istemiyorsanız bu solüsyonları kullanmanızı tavsiye ederim.
Yıkaması bitip kuruduktan sonra tankı mat vernikle vernikledim. Mat vernik eskitme kısmında kolaylık sağlıyor ve tankı daha gerçekçi gösteriyor. O nedenle yarı mat yerine mat tercih ediyorum son aşamada vernik olarak.
Tankın verniğinin kurumasını beklerken üzerine yerleştireceğim ıvır zıvırları hazırlamaya başladım. Bu amaçla kitte yer alan 2 tane şarjör, 2 tane bidon ve 3 tane çantayı tezgaha aldım. Başka bir tanktan kalan battaniyeyi de bu tank için tekrar kullandım.
Tankın üzerine yerleştireceğim kamuflaj net için yeşil çay kullandım. Önce kağıt parçasını tutkalla iyice ısladım. Daha sonra yeşil çayı üzerine döktüm. Kuruyunca boyadım ve yıkadım. Bu sayede elimde kamuflaj net oldu.
Yine tank üzerine yerleştireceğim brandalar için su ve tutkal karışımına peçete batırdım. Sonrasında istediğim şekli vererek kuruttum. Kuruduktan sonra da haki renkle boyadım ve yıkama yaptım.
Tanka farklı kitlerden çıkan 3 tane matara, 2 tane sırt çantası, tahta sele, sandık, dürbün, 2 tane tüfek ve 4 tane de kask ekledim. Bu malzemeleri farklı renklerde boyayarak monoton görüntüyü bozmaya çalıştım.
Malzemelerin bir kısmını seleye ve kalanını da tankın gövdesinin arka kısmını ekledim. Gövdede yer alan malzemeleri de iple bağladım. Bu malzemeleri gerçekçi yerleştirmek ve bağlamak önemli. Yoksa görüntü doğallığı bozuyor.
Ivır zıvırın da eklenmesinden sonra tankın eskitmesine başladım. Normalde gövdeden başlar ve aşağı doğru inerim ama bu sefer farklı bir yöntem denedim ve paletlerden başladım. Öncelikle paletlerin pet kısmını toprak rengiyle yıkadım. Demir kısımları da pas renginde yıkadım. Son olarak petlerin üzerinden kuru fırçalama yaptım. Tarette yer alan palet parçalarına da aynı işlemleri uyguladım.
Tekerlekler ve yan gövdeyi eskitirken elimde olan çamur, toz pas efektlerini fırçaya aldım. Sonrasında airbrush ile fırçayı üfleyerek sırasıyla bu efektleri tanka püskürttüm. Direk sürmek yerine püskürtünce daha doğal bir görünüm oluştu.
Airbrush elime geçmişken tankın arka ve ön kısmına da aynı şekilde kirletme yaptım. Kenarları bu kadar çamur olan bir tankın üzerine de sıçrama olur diye düşünerek kenarlara ve üst kısma da püskürttüm çamur ve toprağı.
Tankın gövde kısmını eskitmeye sünger ve siyah boyayla başladım. Süngerle eskitme uygulamasını bu sefer çok fazla abartmadım. Genelde bir başlayınca ardı arkası kesilmiyor. Ama bu sefer kendimi tuttum ve tadında bıraktım.
Sıra akıntı izlerini yapmaya gelmişti. İlk önce streaking grime ile daha sonra da pas efektleriyle taretten başlayarak akıntıları yaptım. Bu akıntılar gerçekten de önemli. Çünkü tanklar sürekli olarak temizlenen araçlar değiller ve zamanla bu şekilde üzerlerinde izler oluşuyor. Bunlar tanka gerçekçilik katıyorlar.
Her zaman yaptığım gibi tankın üzerini tamamen white spirit ile kapladım ve ıslak bir yüzey elde ettim. Elimde olan pas ve kirli yıkama sıvılarından az miktarda aldım ve ıslak yüzeye uyguladım. Bu şekilde tek bir yere birikmek yerine pas ve kir yayılıyor ve ince bir doku halinde kalıyor.
Islak yüzeye pas uygulaması yapınca kapakların yayları gibi kısımlarda da pas birikiyor. Bu şekilde tortu halinde kalmasını engellemiş ve doğal bir şekilde paslandırmış oluyoruz. Bu tankta bazı yerlerde pas dokusu fazla kaçtı ama.
Tanka göre çok temiz duran aletlerin üzerine de bir miktar toz ekledim. Sonuçta üstte kaldıkları için kirlenmeleri de doğal. Bu aletleri tutan ipin de üzerinde çamur gezdirdim. Onun da kirlenmesini sağladım.
Bu tankı aslında deneme amaçlı olarak kullanacaktım. Ama yapım aşaması öyle gelişti ki bana çok şey öğreten bir ders gibi oldu. Çok üst düzey bir model olmasa da benim için bir aşama yukarıya taşıdığım bir çalışma olduğunu düşünüyorum.
Modelin bitişi ile beraber vitrine kaldırdım ve yine Tamiya'nın ucuz kitlerinden bir tanesinin yapımıyla devam ettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder